1. Anasayfa
  2. Ekonomi
  3. Yapı Kredi Yatırım Strateji:  Piyasalar hala “risk-off” havasında

Yapı Kredi Yatırım Strateji:  Piyasalar hala “risk-off” havasında

Zeynep Aydın Zeynep Aydın -
41 0

Riskten Kaçış ve Piyasa Durumu

Son aylarda piyasa dinamikleri gözlemlendiğinde, riskten kaçış olarak adlandırılan bir durumun hakim olduğu görülmektedir. Önceki aylarda, reflasyon ve risk iştahının yüksek olduğu bir rejimden bahsetmiştik. Ancak, son yazımızda bu durumun değiştiğini ve risk off rejimine geçiş yaptığımızı ifade etmiştik. Risk off rejimi, yatırımcıların daha temkinli ve defansif pozisyonlar almaya yöneldiği bir dönemi ifade eder. Bu bağlamda, piyasalardaki dalgalanmaların ve belirsizliklerin artması, yatırımcıların daha güvenli varlıklara yönelmesine neden olmaktadır.

Geçen ayki değerlendirmemizde, “Kısa vadeli bazı aşırılıklar ve katılımın darlaşması, bize kısa vadede düzeltme riskinin yükseldiğini düşündürüyor.” şeklinde bir ifade kullanmıştık. Bu olumsuz göstergeler, piyasanın belirli bir düzeltme sürecine girmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Özellikle S&P500 teknoloji sektörü, 20 günlük hareketli ortalamanın yaklaşık %8, 200 günlük ortalamanın ise %27 üzerinde seyretmektedir. Bu durum, geçmiş piyasa verilerine bakıldığında, genellikle bir sonraki ayda zorluk yaşama eğilimini artırmaktadır.

Teknoloji Sektöründe Düzeltme Beklentisi

Ağustos ayında yaşanan düzeltme, özellikle büyük teknoloji hisselerinde kendini göstermiştir. S&P500 ve Nasdaq gibi endeksler, bu teknoloji hisselerinin ağırlığından dolayı daha fazla etkilendi. Yılın başından bu yana, Jackson Hole toplantısı, ABD para politikasında önemli bir değişime işaret etmektedir. Faiz indirimleri konusunda belirsizlikler devam ederken, Federal Rezerv Başkanı Jerome Powell’ın açıklamaları dikkat çekmektedir.

Powell, “Politikanın uyum sağlama zamanı geldi. Hareketin yönü açık ve faiz indirimlerinin zamanlaması ve hızı, gelen verilere, gelişen görünüme ve risk dengesine bağlı olacak.” demiştir. Bu ifade, piyasalarda dikkatle izlenmektedir. Ancak, Powell’ın enflasyon konusunda kendisinden emin olmasına rağmen, Wall Street’in agresif kesinti tahminlerini desteklemekte tereddüt etmesi, piyasalarda karışıklığa yol açmaktadır.

ABD Ekonomisi ve PMI Verileri

ABD PMI verileri, Avrupa ile benzerlikler gösterse de, hizmet sektörü ve imalat sanayi arasında belirgin bir ayrışma yaşanmaktadır. Ancak, ABD’deki imalat sanayiindeki zayıflık, hizmet sektörünün gücünü tam anlamıyla karşılayamamaktadır. Bu durum, Bileşik PMI endeksinin son 4 ayın en düşük seviyesine gerilemesine neden olmuştur. Hizmet sektöründeki güçlü seyir, hem ABD hem de Avrupa’da devam etmektedir.

18 Eylül FOMC toplantısı öncesinde açıklanacak PCE, Ağustos ayı tarım dışı istihdam ve TÜFE raporları da büyük önem taşımaktadır. Fed, faiz indirimi için ön taahhütte bulundu ancak mevcut ekonomik verilerin toplamı sadece 50 baz puan olduğunu iddia etmektedir. Piyasanın yıl sonuna kadar 100 baz puanlık faiz indirimi beklentisi oldukça aşırı görünmektedir. Bu bağlamda, hâlâ bir risk off rejiminde olduğumuzu ve dikkatli olunması gerektiğini düşünüyoruz.

Türkiye Ekonomisi Üzerine Değerlendirme

Türkiye’de ana makro konu, enflasyon ve cari açık üzerinde geniş kapsamlı sonuçları olan büyüme ve iç tüketimin hızı olmaya devam etmektedir. Verilerin çoğuna göre özel tüketim, 2024’ün başlarında güçlü kalmayı sürdürmektedir. Ancak, son aylarda ivme kaybını gösteren veriler, ekonomide yavaşlama temasını güçlendirmektedir.

İmalat sanayinin genelinde mevsimsel etkilerden arındırılmış Kapasite Kullanım Oranı, bir önceki aya göre 0,2 puan azalarak %75,7 seviyesinde gerçekleşmiştir. Mevsimsel etkilerden arındırılmamış Kapasite Kullanım Oranı ise %75,4 seviyesine gerilemiştir. İvme kaybı gözlemlenmesine rağmen, bu durum daha ziyade üretim tarafında kendini göstermektedir. Tüketici Güven Endeksi ağustosta mevsimsellikten arındırılmış aylık 0,5 puan artışla 76,4 olarak kaydedilmiştir.

Türk piyasaları hakkında daha önce de ifade ettiğimiz gibi, uzun vadede olumlu bir perspektife sahip olsak da kısa ve orta vadede bir düzeltme beklemekteyiz. Bu düzeltmenin hâlâ devam ettiğini düşünüyoruz. TUR/EEM arasındaki rasyosu, 2009 ortalaması olan %17’nin altında ve %10 seviyelerindedir. Nisan ayından itibaren primli olan bu rasyo, 9 Ağustos’tan beri iskontada kalmaktadır.

Sonuç olarak, piyasalardaki belirsizlikler ve ekonomik verilerin durumu, yatırımcıların temkinli olmasını gerektirmektedir. Önümüzdeki günlerde açıklanacak veriler, piyasa dinamiklerini belirleyecek önemli bir rol oynayacaktır. Bu süreçte defansif hisse ve sektörlere yönelmek, yatırımcılar için makul bir strateji olabilir.

Yazar: Baş Stratejist Murat Berk

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir