1. Anasayfa
  2. Ekonomi
  3. Çetin Ünsalan:  Vatandaş enflasyonu görüyor

Çetin Ünsalan:  Vatandaş enflasyonu görüyor

Zeynep Aydın Zeynep Aydın -
43 0

Enflasyon ve Merkez Bankası’nın Politikaları

Merkez Bankası, son Para Politikası Kurulu toplantısının tutanaklarında enflasyon ile ilgili endişelerini dile getirdi. Bu tutanaklarda, sıkı para politikası duruşunun devam edeceği mesajı verilirken, gıda enflasyonunun iklim krizi ile ilişkilendirilmesi dikkat çekti. Ancak burada önemli bir noktayı netleştirmek gerekir: İklim krizinin etkisi elbette vardır, ancak bu durum enflasyonun ana sebebi olarak değerlendirilemez.

Türkiye’nin mevcut ekonomik koşullarında enflasyonun temel nedenleri daha karmaşık bir yapıya sahip. Girdi maliyetleri, üretimsizlik, kârsızlık, taşıma koşulları ve genel olarak yükselen fiyatlar, enflasyonist baskıların başlıca sebeplerindendir. Merkez Bankası, bu durumu değerlendirmek yerine, gıda fiyatlarındaki artışları ve iklim değişikliğini bahane olarak kullanmaktadır. Ekonomik gerçeklerle yüzleşmek yerine, bahaneler üreterek sorunun üstünde durulmamaktadır.

Talep Noktasında Düşüş

Merkez Bankası’nın talep noktasında dibe geldiğimiz yönündeki açıklamaları oldukça tartışmalıdır. Ekonomik koşullar göz önüne alındığında, insanların ihtiyaçlarını karşılamak için kredi kartlarına yönelmesi, durumun ciddiyetini gözler önüne sermektedir. Ancak Merkez Bankası, bu durumu görmezden gelerek, enflasyonun düşeceğini öngörmekte ve sıkı duruşu sürdürme niyetindedir. Bu yaklaşım, enflasyonun dinamiklerini anlamada bir eksiklik olduğunu göstermektedir.

Fırsatçılık ve Piyasa Beklentileri

Fırsatçılığın yanı sıra, piyasa katılımcılarının enflasyon beklentileri arasında büyük bir uçurum bulunmaktadır. Örneğin, piyasa katılımcıları enflasyonun %28,7 seviyelerine düşeceğini öngörürken, reel sektör %53,8, vatandaş ise %73,1 gibi çok daha yüksek bir beklenti içerisindedir. Bu makasın bu kadar açılması, piyasa dinamiklerinin ve halkın ekonomik algısının ne kadar farklı olduğunu göstermektedir.

Ekonomi Yönetiminin Sorunları ve Çözüm Arayışları

Ekonomi yönetiminin bakış açısını incelediğimizde, talep kaynaklı enflasyon söylemi sıklıkla tekrarlanmaktadır. Ancak bu yaklaşım, mevcut ekonomik gerçekleri görmezden gelmektedir. Özellikle yılbaşında ücretlerin kısılması ve kredi mekanizmalarının daraltılması gibi önlemler, sorunları çözmekten çok, daha da derinleştirebilir.

Algıyla ya da temenniyle enflasyonu dizginlemek mümkün değildir. Ekonomik sorunların köklü bir şekilde ele alınması ve gerçek verilerle analiz edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, sokağın ekonomisi ve gerçek yaşamda yaşanan sorunlar göz ardı edilmeye devam edecektir.

Sonuç ve Gelecek Öngörüleri

Bu süreç, eğer sürdürülecek olursa, Türkiye’yi stagflasyon gibi ciddi bir ekonomik krize sürükleyebilir. Firma kapanmaları, artan işsizlik, vergi gelirlerinde önemli düşüşler ve kayıt dışı ekonominin büyümesi gibi olumsuz sonuçlar kaçınılmaz hale gelecektir. Dolayısıyla, ekonomiyi yönetenlerin gerçek verilerle hareket etmesi ve halkın ihtiyaçlarını dikkate alarak politikalarını belirlemesi gerekmektedir.

Sonuç olarak, temenniler ve bahanelerle sorunların üstesinden gelinemez. Ekonomik gerçeklerle yüzleşmek ve bu gerçekler üzerinden somut politikalar geliştirmek, ülkenin geleceği için büyük önem taşımaktadır.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir