Ağustos Ayı Piyasa Analizi ve Eylül Beklentileri
Son derece volatil işlemlere maruz kaldığımız Ağustos ayı fiyatlamalarını nihayet geride bıraktık. Özellikle yerel varlıklardaki negatif yönlü baskılanma, hem yatırımcılar hem de piyasa gözlemcileri için zorlayıcı bir deneyim oldu. Yerel piyasalardaki bu zorluk, yurt dışındaki gelişmelerle kıyaslandığında daha belirgin bir hale geldi. Dışarıda ise bu denli bir satış baskısının kenarından dahi geçilmedi. Küresel hisse senetleri, hesaplamalarımıza göre, yılın sekizinci ayını %2.40 yükselişle 4. kez artı bölgede tamamladılar. Bu durum, yatırımcıların yurt dışı piyasalara yönelmesine sebep olurken, yerel varlıklara olan talebi olumsuz yönde etkiledi.
Özellikle ABD’nin hisse senedi piyasası, güçlü ekonomik veriler ve istihdam artışları ile desteklenerek yükselişini sürdürdü. Ancak yerel piyasalarda, Türkiye’nin ekonomik durumu ve döviz kurlarındaki dalgalanmalar, yatırımcıları endişelendiren unsurlar arasında yer aldı. Yerel varlıkların performansını daha iyi anlamak için, DXY’nin (Dolar Endeksi) hareketlerine de göz atmalıyız. Dolar endeksi, Fed’e dair beklentiler ve JPY cephesindeki dalgalanmanın nispeten sakinleşmesi ile birlikte Ağustos ayında %-2.3 değer kaybetti. Bu sonuç, Kasım 2023’ten bu yana en kötü ay olarak kaydedildi.
Yerel Piyasalardaki Performans
Temmuz ayında da DXY’nin negatif performans sergilediğini belirtmek gerekir. Bu durum, yatırımcıların döviz cinsinden varlıklara olan güvenini sarstı. Özellikle BIST 100 ve 30 endeksleri, USD bazlı fiyatlamalarla Ağustos’un en kötü performansını gösterdi. Hesaplamalarımıza göre, BIST 100 endeksi USD bazında %10’luk bir kayıpla işlem gördü. Bu da, piyasanın dış şoklara karşı ne kadar savunmasız olduğunu ortaya koyuyor. Gelişmekte olan ülke varlıkları ise %1.40’lık bir artış sergileyerek, daha stabil bir görünüm sundu.
Diğer yandan, ABD tahvil faizlerinin 2 yıllık vadelide -34bp, 10 yıllık vadelide ise -13bp ile takip edildiğini gözlemliyoruz. Bu durum, yatırımcıların kısa vadeli kağıtlara yönelmesine neden oldu. Özellikle Jackson Hole sempozyumuna dair beklentiler, tahvil faizlerindeki hareketlilikte belirleyici bir rol oynamaktadır. Son 4 ayda 2 yıllık tahvildeki faiz düşüşünün -112bp seviyesine ulaştığı ve 10 yıllık vadelide ise -78bp’da olduğu gözlemlenmektedir.
Eylül Ayına Giriş ve Beklentiler
Bugün itibarıyla Eylül ayı işlemlerine başlıyoruz. 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle ara verdiğimiz hisse senedi işlemleri geri dönüş yapacak. Ancak dikkat edilmesi gereken bir nokta var: Dışarıda ABD piyasaları Labor Day nedeniyle kapalı. Bu durum, yerel piyasalarda işlem hacminin düşük kalmasına neden olabilir. Ayrıca, USD’nin yatay ve hafif alıcılı bir seyirde olduğunu belirtmek gerekir. Tahvil piyasası işlemleri ise bu dönemde gerçekleşmeyecek, bu da piyasalardaki belirsizliği artıran bir faktör olarak karşımıza çıkıyor.
Spot Asya işlemlerinde zayıf Çin ekonomisine dair endişeler, satış baskısında etkili olmaya devam ediyor. Özel sektör PMI verilerindeki toparlanmanın aksine, resmi PMI rakamlarındaki daralmanın 4. ayda da devam etmesi, yatırımcıları endişeli bir bölgeye itiyor. Bu bağlamda, vadeli ABD endeksleri düşük işlem hacmi ile birlikte sınırlı negatif seyir izlemekte. Eylül ayında Türk lirası cinsinden değerlenen varlıklar açısından takvim oldukça yoğun olacak. Bu hafta Cuma gecesi Fitch’in kredi notu gözden geçirmesi var. Yine bugün gecikmeli rakamlarla 2. çeyrek büyüme verilerini, yarın ise TÜFE rakamlarını takip edeceğiz.
Gelecek Beklentileri ve Yatırım Stratejileri
Öte yandan, hafta içerisinde OVP sunumu da gelebilir. 2025 büyüme tahmininin nerede ve nasıl bir kompozisyon ile oluşacağı, hepimizin odak noktasında yer alacak. İTO’nun açıkladığı Ağustos ayı enflasyon rakamları, kısmen TÜFE öncesinde iyimserlik yaratsa da, trend enflasyonun seyri para politikasının geleceğine dair beklentilerde son derece etkili. Tüm bu gelişmelerin bileşiminde, Mayıs’tan bu yana devam eden yabancı satışlarının Eylül’de hangi noktaya evrileceği merak konusu.
Sonuç olarak, hisse senetlerine yönelik düşüncemizde değişiklik yok: Orta vade açısından önemli portföy biriktirme seviyelerinde yer aldığımız kanaatindeyiz. Kısa vadede tüm bu başlıklar çift yönlü volatilite yaratabilir. Yatırımcıların, piyasalardaki dalgalanmalara karşı dikkatli ve temkinli bir yaklaşım sergilemeleri önemlidir. Ekonomik veriler, dış piyasalardaki gelişmeler ve yerel dinamikler, önümüzdeki dönemde piyasa yönelimlerini belirleyecektir.