1. Anasayfa
  2. Ekonomi
  3. Çin kalıcı deflasyon yolunda

Çin kalıcı deflasyon yolunda

Zeynep Aydın Zeynep Aydın -
42 0

Yatırımcıların Dikkat Etmesi Gerekenler: ABD-Çin Ticaret İlişkileri ve Küresel Ekonomi

Yılın geri kalanında volatilitenin azalmasını ümit eden yatırımcılar, ekonomik takvimdeki verilere dikkat etmelidir. ABD’den gelen güçlü perakende satışlar verileri ve ilk işsizlik başvurularında yaşanan gerileme, resesyon korkularını bertaraf ederek Wall Street hisselerini ralli havasına soktu. Ancak, bu olumlu görünümün ardında ufukta beliren bazı tehlikelerin varlığını göz ardı etmemek gerekiyor.

Dikkatler, Kasım ayında yapılacak ABD seçimlerine çevrilmişken, Asya’daki yatırımcılar, ABD-Çin ticari ilişkilerinin bozulmasına karşı hazırlıklı olmalıdır. Financial Times’a yazan Morgan Stanley Asya baş ekonomisti Chetan Ahya, piyasalarda henüz fiyatlanmamış iki büyük tehlikeye dikkat çekiyor.

  • Gümrük Vergileri: Trump’ın yeniden başkan seçilmesi halinde, tüm ithal mallarda gümrük vergilerini artırması, küresel bir ekonomik şoka neden olabilir. Bu durum, sadece Çin ile olan ticareti değil, tüm dünya ile olan ekonomik ilişkileri de olumsuz etkileyebilir.
  • Deflasyon Sorunu: Çin’in asıl sorunu, ihracatı vuracak gümrük vergileri değil, artık yapısallaşmaya başlayan deflasyon. Deflasyon, ekonomik büyümeyi tehdit eden bir durumdur ve bu sürecin devam etmesi, Çin’in küresel pazardaki rekabetçiliğini zayıflatabilir.

Chetan Ahya, ABD’nin 2018-19 yıllarında uyguladığı gümrük tarifelerinin, geleceğe dair önemli dersler sunduğunu belirtiyor. Gümrük vergilerinin kurumsal güven, küresel sermaye harcamaları ve dolayısıyla ticaret üzerindeki dolaylı etkileri, Çin’in büyümesi üzerinde doğrudan etkilerden daha fazla baskı oluşturmuştur. Bu durum, iş dünyasının güven kaybının büyümeye vereceği zararın boyutunu artırabilir.

Bir başka önemli nokta ise, ABD’nin tüm dünyadan gelen mal ve hizmetlere %10 vergi uygulama vaadi. ABD’nin gümrük vergilerini artırma kararı, yalnızca Çin’in büyüme sıkıntılarını güçlendirmekle kalmayacak, aynı zamanda dünya ekonomisine de zarar verecektir. Bu bağlamda, Çin, ABD pazarından gelişmekte olan pazarlara kayarak yeni ürünler ve yeni ihraç coğrafyaları yaratma çabasında. Ancak, bu, Çin’in ihracatını artırmak için yeterli olmayabilir.

Çin’in ABD ithalatındaki payı, Aralık 2017’deki %21,6’dan bugüne %13,5’e düşerken, küresel mal ihracatındaki genel pazar payı aynı dönemde %12,8’den %14,4’e yükselmiştir. Ancak, Çin, ihtiyaç duyduğu %15-20’lik ihracat artışını sürdürmekte zorluk yaşayacaktır. Diğer ülkelerin de gümrük vergileri uygulama niyetinde olması, özellikle AB ve bazı gelişmekte olan pazarların Çin’den yapılan ithalata vergi koymayı planlaması, ticaret ve özel sektör güveni üzerinde baskı oluşturacaktır.

Bu durum sadece Çin’i değil, dünya ekonomisini de sarsacak bir etkiye sahip olabilir. Ayrıca, Çin’in arz odaklı büyüme modeli, deflasyonla mücadelede ihracatın daha kritik hale gelmesine neden olmaktadır. Şirketlerin daralan talep ortamında ihracatta pazar payını korumak için kar marjlarını daraltması gerekiyorsa, bu durum Çin’in deflasyon sorununu daha da derinleştirecektir.

İç talep zayıf kalmaya devam ederken, Çin borç deflasyonu döngüsünden çıkmanın bir yolunu bulmakta zorlanacaktır. Nominal GSYİH büyümesinin 2024 ve 2025 yıllarında sırasıyla %4,3 ve %4,8 düzeyinde kalacağı öngörülmektedir. Bu bağlamda, borç/GSYİH oranlarının yükselmeye devam edeceği tahmin edilmektedir. Özellikle, Çin’in borç/GSYH oranının 2024 yılı sonunda %312’ye ulaşacağı öngörülmektedir; bu oran, ABD’nin üç katı ve 2021 sonundaki seviyeden yaklaşık 30 puan daha yüksektir.

Yüksek kamu ve özel sektör sabit sermaye yatırımları, GSYİH büyümesini desteklemeye yönelik politikalar, kapasite fazlası bunalımını büyütecektir. Bu nedenle, Çin’in ekonomik sıkıntılarını yakın zamanda çözmesi pek mümkün görünmemektedir. Çözüm, sağlık, eğitim ve barınma gibi sosyal güvenlikle ilgili harcamaların artırılması ve hane halkı ihtiyati tasarruflarının azaltılması yoluyla iç tüketimin artırılmasında yatmaktadır. Ancak, bu yönde atılan küçük adımların yeterli olmasının mümkün görünmediği söylenebilir.

Sonuç olarak, yatırımcılar, ABD-Çin ticaret ilişkilerindeki belirsizlikler ve küresel ekonomik dinamikler karşısında dikkatli olmalı ve stratejilerini buna göre şekillendirmelidir.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir