ABD Ekonomisinde Resesyon Tehdidi ve Uzman Görüşleri
Son zamanlarda, tedirgin yatırımcıların ABD’de resesyon tehdidini abarttığına dair yorumlar gündeme gelmektedir. Ancak ekonomistler, dünyanın en büyük ekonomisinin yavaşlamaya doğru gittiğini vurguluyor. Cuma günü başlayan ve bu hafta da devam eden riskli varlıklardaki satış dalgası, ABD ekonomisinin sağlığına ilişkin derin endişelerden kaynaklanıyor. Beklenenden zayıf gelen istihdam raporu, piyasalarda önemli bir etki yarattı ve yatırımcıların Federal Rezerv’in (Fed) faiz oranlarını yüksek tutma kararına yönelik eleştirilerini artırdı.
Hisse senedi fiyatları, ekonominin soğumaya başladığına dair artan işaretlere tepki veriyor. Ancak pek çok ekonomist, işsizlikte keskin bir artış olmadan enflasyonun Fed’in yüzde 2 hedefine gerilemesiyle ABD’nin hâlâ yumuşak iniş arifesinde olduğunu belirtiyor. Harvard Üniversitesi’nde profesör olan eski Beyaz Saray ekonomisti Jason Furman, “İşsizlik oranı dışında neredeyse tüm reel ekonomi göstergeleri büyüyor, bazıları güçlü gidiyor” diyerek mevcut durumu değerlendirdi. Furman, resesyona gireceğimiz iddialarının durumu dramatik biçimde abarttığını savunuyor.
İstihdam Raporları ve Ekonomik Göstergeler
ABD’nin tarım-dışı istihdam raporu, işsizlik oranının art arda dördüncü kez yükselerek yüzde 4.3’e çıktığını ortaya koydu. Bu, McDonald’s ve Diageo gibi büyük şirketlerin ABD tüketicisindeki zayıflığı işaret eden kötü mali sonuçlarının ardından geldi. Bazı analistler, ABD’nin dünya ekonomisini rotasından çıkaracak kadar derin bir resesyona girebileceğinden endişe duyuyor. Citi ekonomisti Andrew Hollenhorst, “Resesyon konusunda endişelenmeye başladığınızda genellikle resesyona girmişsinizdir” diyerek durumu özetliyor.
Geçmiş ekonomik döngülerde işsizlik oranı arttığında, geçici işten çıkarmaların kalıcı hale geldiğini belirten Hollenhorst, mevcut verilerin endişeleri artırdığına dikkat çekiyor. Bununla birlikte, Fed’in Eylül toplantısında faiz indirimi yapma yönündeki baskı da artıyor. Ancak şu ana kadar Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) üyeleri bu çağrılara kulak tıkadı.
Fed’in Faiz Politikaları ve Ekonomik Durum
Chicago Fed başkanı ve FOMC üyesi Austan Goolsbee, borsa ruh halinin Fed’den “çok daha fazla volatiliteye sahip olduğunu” belirtti. Ancak piyasalar, geçen haftaki zayıf istihdam verileri öncesinde ABD’de dört veya beş çeyrek puanlık faiz indirimi fiyatlıyor. Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü düşünce kuruluşunun başkanı Adam Posen, “FOMC açısından, eyleme geçme riski ile eylemsizlik riski temelden değişti” ifadelerini kullandı.
Ekonomistler, son verilerin karşıt görüşlerin düşündüğünden daha az endişe verici olduğunu ve ABD’nin hâlâ tam istihdama yakın olduğunu öne sürüyor. Beyaz Saray Ekonomi Danışmanları Konseyi’nin eski baş ekonomisti Ernie Tedeschi, tarım dışı maaş bordrolarına ilişkin “114.000 yeni iş tam olarak işgücü pazarından arz-talebi dengeleyecek miktardır” dedi. Ancak Tedeschi, ekonomi uzun süre tam istihdamda kaldığında, verilerin aşağıya gitmekten başka olasılığı olmadığını da belirtiyor.
İşsizlik ve Tüketici Harcamaları Üzerindeki Etkiler
Fed yetkilileri, işsizlik oranının tarihi standartlara göre düşük kaldığını ifade ediyor. San Francisco Fed Başkanı Mary Daly, istihdam verilerindeki birçok ayrıntının “yavaşladığımıza ancak uçurumdan düşmediğimize işaret ettiğini” söyledi. Goolsbee, tarım dışı istihdam rakamlarının beklenenden zayıf olmasına rağmen ekonomik tablonun “henüz resesyona benzemediğini” vurguladı.
Diğer bir endişe ise işsizliğin artması ve salgın sırasında biriken tasarrufların azalması durumunda ABD’li tüketicilerin büyümeyi sürdürebilip sürdüremeyeceği. Taşıt kredileri ve kredi kartlarındaki temerrüt oranları, özellikle düşük gelirli haneler arasında arttı. Ancak New York Fed’in verilerine göre bu oranlar henüz 2008 mali kriziyle ilişkilendirilen seviyelerde değil. Oxford Economics’in ABD baş ekonomisti Ryan Sweet, “Ancak tüketici harcarsa ABD ekonomisi yolunda gider” diyerek tüketici harcamalarının önemine dikkat çekiyor.
Tüketici Gücü ve Pazar Dinamikleri
Uzmanlar, tüketicilerin harcama gücünün artmasında Walmart ve Target gibi perakende devlerinin indirimlerinin etkili olabileceğini öne sürüyor. Wells Fargo ekonomisti Paul Christopher, “Tüketiciler biraz daha fazla satın alma gücü elde ediyor” dedi. Aylık gelirlerin güçlü olduğunu ve kredi kartlarının kapasitesinin dolmuş veya dolmak üzere olmasının bu durumu etkilemeyeceğini belirtti.
Bu bağlamda, düşük ve orta gelirli hanelerdeki kırılganlıklar ve harcamaların azalma olasılığı göz önünde bulundurulmalıdır. BCG’nin küresel baş ekonomisti Philipp Carlsson-Szlezak, “En ağır darbeyi alanlar, tüm ekonomiyi çökertmeye yetecek kadar harcama gücüne sahip mi?” sorusunu sorarak, bu durumun genel ekonomik etkiyi nasıl şekillendireceği konusunda endişelerini dile getiriyor. Sonuç olarak, ABD ekonomisinde yaşanan gelişmeler, hem iç hem de dış dinamiklerin etkisi altında şekillenmekte ve yatırımcıların dikkatle izlemesi gereken bir süreçte ilerlemektedir.