Küresel Mali Piyasaların Durumu ve Türkiye’nin Ekonomik Görünümü
Küresel mali piyasalar, Federal Rezerv’in (FED) faiz indirimine yönelik yapacağı kritik toplantıya doğru ilerlerken, volatilitenin artış gösterdiği bir dönemden geçiyor. 18 Eylül tarihinde gerçekleştirilecek bu toplantı, yatırımcıların dikkatini çekmeye devam ediyor. Son günlerde yaşanan sert satışlar, piyasalardaki belirsizliğin ve güvenli liman arayışının arttığını gösteriyor.
Özellikle 5 Eylül’de yaşanan geniş çaplı piyasa satışları, birçok varlık sınıfında kayıplara neden oldu. Hisse senetleri, kıymetli madenler ve kripto paralar gibi birçok finansal enstrüman, likidasyon eğiliminin etkisiyle değer kaybetti. Bu durum, yatırımcıların risk iştahını azaltarak güvenli liman olarak görülen varlıklara yönelmelerine neden oldu. Örneğin, yapay zeka alanında önemli bir aktör olan Nvidia, piyasalardaki bu olumsuz havadan etkilenerek %10’luk bir düşüş yaşadı ve bu, şirketin piyasa değerinde kaydedilen en derin tek günlük kayıplardan biri oldu.
Ayrıca, altın fiyatları bir önceki hafta 2,530 dolar seviyesini test ederek tarihsel zirveye yaklaşmışken, piyasa stresinin etkisiyle 2,470 dolara kadar geriledi. Ancak gün sonunda 2,500 dolar seviyesinde kapanış yapmayı başardı. Benzer bir durum, Brent cinsi ham petrolün vadeli kontratlarında da yaşandı; fiyatlar, son bir haftada %10’dan fazla düşerek yılın en düşük seviyesine geriledi. Bu tür geniş çaplı satışlar, piyasalarda belirsizlik ve kaygı yaratarak, yatırımcıların güvenli liman arayışını artırdı.
Türk mali piyasaları, yurt dışındaki gelişmelere paralel bir seyir izleyerek benzer bir volatilite yaşadı. Önceki gün açıklanan enflasyon verileri, piyasada olumsuz bir hava yarattı. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) net yabancı para pozisyonunun 4,8 milyar dolar azaldığını gösteren analitik bilanço verileri, yatırımcıların moralini daha da bozdu. Yerel seçim sonrası, 1 Nisan tarihinde -74,6 milyar dolara düşen TCMB’nin swap ve kamu dövizleri hariç net rezervleri, 2 Ağustos’ta TL’ye olan ilginin artmasıyla +20,8 milyar dolara yükselmişti. Ancak son haftalarda TL ve TL cinsi varlıklara olan ilginin azalması, döviz talebinin artmasına neden oldu ve net rezervler +7,8 milyar dolara kadar geriledi.
TCMB’nin rezerv kaybı ve enflasyon eğilimindeki güçlü seyir, Türk mali piyasalarında olumsuz bir atmosfer oluşturdu. Yatırımcılar, bir yandan FED’in faiz indirimine yönelik beklentileri takip ederken, diğer yandan yurt içindeki ekonomik göstergelere de dikkat etmek zorunda kaldı. Hisse senetleri, günün ilerleyen saatlerinde kayıplarını bir miktar telafi etse de ana endekste düşüş %0,4 ile sınırlı kaldı. Bankacılık endeksi ise %0,5 oranında bir artış gösterdi.
USD/TRY kuru, 34,10 seviyesini test etse de, kamu otoritesinin destekleyici adımlarıyla günü 34,00 civarında kapattı. ABD’de açıklanan iş fırsatları (JOLTS) verisinin Temmuz ayında son 3,5 yılın en düşük seviyesine gerilemesi, piyasalardaki olumsuz havanın yumuşamasına katkıda bulunmuş olabilir. Bugün açıklanacak olan haftalık işsizlik maaşı başvuruları ve yarın açıklanacak tarım dışı istihdam verisi de yatırımcıların dikkatle takip ettiği diğer önemli veriler arasında yer alıyor.
18 Eylül’deki FED toplantısı öncesinde, piyasalarda 25 baz puanlık bir faiz indirimine %55, 50 baz puanlık bir indirim için ise %45 oranında bir ihtimal tanınıyor. Bu durum, yatırımcıların FED’in para politikası üzerindeki belirsizlikleri aşmasına olanak tanıyacak. Ayrıca, Rusya’nın ev sahipliğinde düzenlenecek BRICS Zirvesi’ne Türkiye’nin katılımı da dikkat çekiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zirveye katılma davetini kabul etmesi, Türkiye’nin BRICS’e katılmak istemesi halinde NATO ülkeleri arasında ilk üye olma olasılığını gündeme getiriyor.
BRICS, 2006 yılında Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin tarafından kurulmuş ve 2010 yılında Güney Afrika’nın katılımıyla genişlemiştir. Bu organizasyon, üye ülkeler arasında ekonomik ve kültürel işbirliğini güçlendirmeyi hedefliyor. 2023 yılında yapılan zirveye Mısır, Etiyopya, İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin katılması, BRICS’in dünya nüfusunun yaklaşık %45’ini temsil eden önemli bir ekonomik güç olma yolunda ilerlediğini gösteriyor.
ABD borsaları, önceki gün kaydedilen sert satışların ardından dün geceyi küçük kayıplarla geçirirken, Asya borsalarında da benzer bir durum gözlemleniyor. Japonya’nın gösterge endeksi Nikkei225, %0,4 oranında düşüşle son üç haftanın en düşük seviyesine gerilerken, teknoloji ağırlıklı Tayvan borsası %1,5 artış göstererek dikkat çekti. Piyasalardaki belirsizlik ve ekonomik endişeler, doları zayıflatırken, Japon Yeninin değer kazanmasına neden oldu.
Özetle, küresel mali piyasalar, FED’in faiz indirimine yönelik belirsizliklerle dolu bir süreçten geçerken, Türkiye’nin ekonomik durumu da benzer bir volatiliteyi yansıtıyor. Yatırımcıların dikkatle takip ettiği veriler ve gelişmeler, piyasalardaki yönü belirlemede önemli bir rol oynayacak.