1. Anasayfa
  2. Ekonomi
  3. TCMB Blog: İkinci Çeyrek Milli Gelir Verileri İktisadi Faaliyetin Ana Eğilimi Hakkında Ne Söylüyor?

TCMB Blog: İkinci Çeyrek Milli Gelir Verileri İktisadi Faaliyetin Ana Eğilimi Hakkında Ne Söylüyor?

Zeynep Aydın Zeynep Aydın -
42 0

Büyüme Kompozisyonu ve İktisadi Faaliyetler

Büyüme Kompozisyonu ve İktisadi Faaliyetler

Büyüme kompozisyonu, bir ekonominin büyüme sürecinin sürdürülebilirliği ve dezenflasyon süreci açısından kritik bir öneme sahiptir. Özellikle COVID-19 pandeması sonrası dönemde, Türkiye’nin büyüme oranları görece yüksek seviyelerde gerçekleşmiş olsa da, bu büyümenin büyük ölçüde iç talep kaynaklı olduğu gözlemlenmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan 2024 yılı ikinci çeyrek Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) verileri, sabit fiyatlarla milli gelirin bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,1, geçen yılın aynı dönemine göre ise yüzde 2,5 oranında arttığını göstermektedir. Revize edilen verilere göre, yılın ilk çeyreğinde bu oranlar sırasıyla yüzde 1,4 ve yüzde 5,3 olarak kaydedilmiştir. Bu veriler, yılın ilk yarısında milli gelirin yıllık bazda yüzde 3,8 oranında bir artış göstermesiyle sonuçlanmıştır.

Harcama Yönünden Gelişmeler

Harcama Yönünden Gelişmeler

Yılın ilk çeyreğinde büyümeye en yüksek katkının nihai yurt içi talep tarafından sağlandığı görülmektedir. Bu katkının büyük bir kısmı özel tüketimdeki artıştan kaynaklanmakta olup, ücret artışları, firmaların gerçekleştirdiği ilave kampanyalar ve öne çekilen talep gibi etmenlerin de etkisi gözlemlenmiştir. Ancak ikinci çeyrek itibarıyla parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerinin devreye girmesiyle birlikte nihai yurt içi talepte belirgin bir yavaşlama yaşanmıştır. Bu dönemde, stoklarla birlikte değerlendirildiğinde yurt içi talebin yıllık büyümeye katkısı 1,2 puana gerilemiş, buna karşın dış dengedeki olumlu görünümle beraber net ihracat, yıllık büyümeye pozitif katkı sağlamıştır.

  • İlk Çeyrek: Özel tüketimde artış, ücret artışları, ilave kampanyalar ve öne çekilen talep.
  • İkinci Çeyrek: Parasal sıkılaştırma etkisiyle yavaşlama, yurt içi talep katkısının 1,2 puan gerilemesi.
  • Net İhracat: Yıllık büyümeye pozitif katkı sağlayan bir unsur.

Üretim Yönünden Gelişmeler

GSYH verileri üretim yönünden incelendiğinde, ilk çeyrekte olduğu gibi ikinci çeyrekte de yıllık büyümenin temel belirleyicisinin hizmetler sektörü olduğu görülmektedir. İkinci çeyrek itibarıyla hizmetler sektörü yıllık bazda yüzde 3,1 oranında büyüyerek, büyümeye önemli bir katkıda bulunmuştur. Ancak sanayi katma değerinin yıllık büyümeye katkısı, ikinci çeyrekte negatif bir etki yaratarak 0,4 puana düşmüştür. Çeyreklik bazda bakıldığında, GSYH’de sanayi üretiminin katkısının azaldığı gözlemlenmiştir.

Sanayi sektöründeki bu zayıf görünümü değerlendirirken, ilgili döneme denk gelen takvimsel gelişmelerin de göz önünde bulundurulması önemlidir. Özellikle bu yıl ikinci çeyreğe denk gelen iki bayram tatilinin hafta sonu ile birleşmesiyle oluşan köprü günleri, sanayi üretiminde ilave bir takvim etkisi yaratmıştır. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış verilere göre, bu köprü günlerinin sanayi üretiminde ilave bir oynaklık yarattığı gözlemlenmektedir.

Aylık Sanayi Üretim Değişimi Nisan Mayıs Haziran
Değişim (%) -5 +1,8 -2,1

Bu yılın ikinci çeyreğinde sanayi üretimi, köprü günü içeren iki ayın denk geldiği dönemde oldukça dalgalı bir seyir izlemiştir. İkinci çeyrekte sanayi üretimi çeyreklik bazda yüzde 3,9 oranında daralmıştır. Çalışmalarımız, köprü günlerinin sanayi üretimini aylık bazda yaklaşık yüzde 1,3 civarında düşürdüğünü göstermektedir. Bu doğrultuda, sanayi katma değerinin GSYH içindeki ağırlığını göz önüne alarak, köprü günlerinin sanayi üretimi üzerinden GSYH’nin çeyreklik büyümesini 0,15 ila 0,45 yüzde puan arasında düşürebileceği tahmin edilmektedir.

Dezenflasyon Süreci ve Beklentiler

Dezenflasyon Süreci ve Beklentiler

2024 yılının ilk yarısına ilişkin milli gelir verileri incelendiğinde, ilk çeyrekte öne çekilmiş talep ve ikinci çeyrekte köprü günleri gibi faktörlerin etkisiyle iktisadi faaliyetin ana eğiliminde ılımlı bir büyüme gözlemlenirken, para politikasının gecikmeli etkileriyle giderek artan bir zayıflama yaşandığı belirtilmektedir. Üçüncü çeyreğe ilişkin öncü göstergeler de yurt içi talebin yavaşlamaya devam ettiğine işaret etmektedir. Bu çerçevede, yılın ikinci yarısında talepteki dengelenmenin dezenflasyon sürecine katkısının güçlenerek devam etmesi beklenmektedir.

Sonuç olarak, büyüme kompozisyonunun sürdürülebilirliği ve dezenflasyon sürecinin etkileri, Türkiye’nin ekonomik gidişatı üzerinde belirleyici bir rol oynamaktadır. İç talepteki yavaşlama ve dış dengedeki olumlu durum, büyümenin yapısal dengelenmesine katkı sağlamaktadır. Ancak, sanayi üretimindeki dalgalanmalar ve köprü günlerinin etkileri, ekonomik verilerin yorumlanmasını daha karmaşık hale getirmektedir. Dolayısıyla, gelecekteki ekonomik politikaların bu unsurları dikkate alarak şekillendirilmesi önem taşımaktadır.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir